1. Giriş
İklim Kanunu’nun temel amacı, “yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadele etmektir”. Bu hedef, inşaat sektörü gibi ekonominin lokomotifi olan ve aynı zamanda önemli bir enerji tüketicisi ve emisyon kaynağı olan bir sektör için doğrudan ve dolaylı birçok düzenlemeyi beraberinde getirmektedir. Kanun, emisyon azaltım faaliyetleri, uyum süreçleri, planlama araçları, finansal mekanizmalar ve yaptırımları kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.
2. İnşaat Sektörüne Yönelik Temel Etkileri
2.1 Yapı Malzemeleri ve Tedarik Zinciri
Kanun, inşaat sektörünün temelini oluşturan yapı malzemelerinin üretim ve kullanım alışkanlıklarını doğrudan etkileyecek hükümler içermektedir.
- Gömülü Emisyonlar ve Karbon Fiyatlandırması: Kanun, bir ürünün üretim sürecindeki doğrudan ve dolaylı emisyonları “gömülü sera gazı emisyonları” olarak tanımlamaktadır. Çimento, demir-çelik, alüminyum gibi üretimi enerji yoğun olan temel inşaat malzemeleri, yüksek gömülü emisyona sahiptir. Kurulacak olan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile bu malzemeleri üreten tesisler, emisyonları oranında mali bir yükümlülük altına girecektir. Bu durum, karbon-yoğun yapı malzemelerinin maliyetini artırarak, sektörü düşük karbonlu alternatiflere yönelmeye teşvik edecektir.
2.2. İnşaat Süreçleri ve Atık Yönetimi
- Sıfır Atık Zorunluluğu: Kurum ve kuruluşlar, “sıfır atık sisteminin kurulması, uygulanması ve izlenmesiyle yükümlüdür”. İnşaat ve yıkıntı atıkları, Türkiye’deki en büyük atık kalemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu hüküm, şantiyelerde atıkların kaynağında ayrıştırılması, geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanımını zorunlu hale getirecek, depolama sahalarına giden atık miktarını azaltmaya yönelik yeni iş modellerini ve teknolojileri zorunlu kılacaktır.
- Verimlilik ve Temiz Teknolojiler: Enerji, su ve ham madde verimliliğinin artırılması ve kirliliğin kaynağında önlenmesi kanunun temel hedeflerindendir. Bu, inşaat sahalarında daha verimli makine ve ekipman kullanımını, su yönetimi planlarını ve enerji tüketiminin azaltılmasını gerektirecektir.
2.3. Kentsel Planlama, Arazi Kullanımı ve Bina Tasarımı
- Yerel İklim Eylem Planları: Kanun, her ilde Vali koordinasyonunda “Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları” hazırlanmasını öngörmektedir. Bu planlar, imar ve kentsel gelişim kararlarını doğrudan etkileyecektir. İnşaat projelerinin bu yerel planlara uygun olması beklenecektir.
- Yutak Alanların Korunması: Ormanlar gibi karbon yutağı alanların korunması ve artırılması hedeflenmektedir. Bu durum, kentsel yayılmayı sınırlandırabilir ve inşaat projelerinin arazi seçiminde daha titiz davranılmasını, mevcut yeşil alanların korunmasını ve yeni yeşil alanlar yaratılmasını teşvik edebilir.
- İklim Değişikliğine Uyum: Kanun, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı (sel, kuraklık, aşırı sıcaklar vb.) uyum faaliyetlerini zorunlu kılmaktadır. Bu, bina yönetmeliklerinin ve tasarım standartlarının güncellenmesini gerektirecektir. İnşaat sektörü, sellere karşı dayanıklı, daha iyi yalıtıma sahip, su hasadı ve verimli soğutma sistemleri gibi iklime dirençli binalar inşa etmek zorunda kalacaktır. Afet risk değerlendirme ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi de bu kapsamdadır.
2.4. Finansal Mekanizmalar ve Yeşil Yatırımlar
- Türkiye Yeşil Taksonomisi: İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından “Türkiye Yeşil Taksonomisi” kurulacak ve yürütülecektir. Bu sınıflandırma sistemi, hangi ekonomik faaliyetlerin “yeşil” ve “sürdürülebilir” olduğunu belirleyerek finansal kaynakların bu projelere yönlendirilmesini kolaylaştıracaktır. Taksonomiye uygun inşaat projeleri, yeşil krediler ve teşvikler gibi finansman olanaklarına daha kolay erişim sağlayabilecektir.
- Teşvikler ve Destekler: Kanun, iklim değişikliği ile mücadele eden yatırımlar için teşvik mekanizmaları geliştirileceğini belirtmektedir. Bu, enerji verimli binalar inşa eden, düşük karbonlu malzeme kullanan veya yenilenebilir enerji sistemleri entegre eden müteahhitler için finansal avantajlar anlamına gelebilir.
3. Yasal Çerçeve, Yaptırımlar ve Takvim
- Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve İzinler: ETS kapsamına dahil olacak (özellikle yapı malzemeleri üreticileri) işletmelerin faaliyet gösterebilmek için İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan “sera gazı emisyon izni” alması zorunlu olacaktır. İzin almadan veya süresi biten izinle faaliyet gösteren işletmelere ciddi idari para cezaları öngörülmektedir.
- Geçiş Süreci: Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 yıl içinde ETS kapsamındaki işletmelerin sera gazı emisyon izni alması gerekmektedir. ETS’nin tam olarak uygulanmasından önce bir pilot dönem yapılacak ve bu dönemde cezalar %80 indirimli uygulanacaktır.
- Önemli Tarihler: İlgili kurumların mevzuatlarını ve planlama araçlarını kanuna uyumlu hale getirmesi ve yerel iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanması için son tarih 31 Aralık 2027 olarak belirlenmiştir. Bu tarih, sektörün yeni düzenlemelere tam olarak adapte olması için kritik bir eşiktir.
4. Zorluklar ve Fırsatlar
Zorluklar | Fırsatlar |
Karbon-yoğun yapı malzemelerinin (çimento, demir-çelik) maliyetlerinde artış. | Yeşil bina ve sürdürülebilir inşaat pazarında rekabet avantajı elde etme. |
Yeni teknolojilere ve süreçlere (atık yönetimi, enerji verimliliği) yatırım yapma gerekliliği. | Düşük karbonlu ve yenilikçi yapı malzemeleri geliştirme ve ihraç etme potansiyeli. |
Ulusal ve yerel düzeyde artan ve karmaşıklaşan düzenlemelere uyum sağlama zorunluluğu. | Yeşil ve sürdürülebilir projelere yönelik finansman ve teşviklere erişim imkânı. |
“Yeşil işler” için nitelikli iş gücü ihtiyacı ve mevcut personelin yeniden eğitilmesi. | Yeni iş alanlarının (enerji denetçiliği, yeşil bina danışmanlığı, geri dönüşüm uzmanlığı) ortaya çıkması. |
Proje planlama ve arazi geliştirme süreçlerinde yeni kısıtlamalar (yutak alanların korunması). | Uluslararası pazarlarda (özellikle AB) Türk müteahhitlik hizmetlerinin marka değerinin artması. |
5. Sonuç
TBMM’de kabul edilen İklim Kanunu, Türk inşaat sektörü için bir maliyet unsuru ve zorluklar bütünü olmanın ötesinde, yapısal bir dönüşüm ve modernizasyon fırsatı sunmaktadır. Kanun, sektörü daha verimli, daha az atık üreten, çevreye duyarlı ve teknolojik olarak daha ileri bir yapıya kavuşturma potansiyeli taşımaktadır. Bu süreçte, değişime direnen firmalar artan maliyetler ve yasal yaptırımlarla karşılaşırken, sürdürülebilirliği iş modellerinin merkezine alan, yenilikçi malzemelere ve teknolojilere yatırım yapan, nitelikli iş gücünü geliştiren firmalar ise hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda önemli bir rekabet avantajı yakalayacaktır. Sektör paydaşlarının kanunun getirdiği takvimi ve yükümlülükleri yakından takip ederek proaktif bir strateji geliştirmesi, bu dönüşüm sürecini başarıyla yönetmeleri için kritik öneme sahiptir.