Küresel ısınma ve dolayısıyla iklim değişikliği ile mücadele artık dünyanın elit tabakasında yer alan ülkelerinin tek başına sürdürebileceği ve başarıya ulaşabileceği bir hedef olmaktan çok uzaktadır. Bu nedenle global ölçekte ortak bir politika oluşturulmasına çalışılıyor. Türkiye’nin de bu konuda ev ödevleri var ve ne ölçüde başarılı olduğunu yazının devamında göreceğiz.

İklim değişikliği ile mücadele yolunda alınan her aksiyon başka sorunların da çözümüne yarıyor. Örnek vermek gerekirse:

  • Çimento üretiminde kullanılan alternatif yakıt ve hammaddeler ki bunların çoğu atık kategorisindedir, CO2 emisyonunu azaltmanın yanında milyonlarca ton atığın, çöpün doğayı kirletmesine engel oluyor.
  • Çimento ve hazır beton üretiminde kullanılan uçucu kül ve yüksek fırın cürufu gibi malzemeler çevresel etkisi yüksek olan klinkerin daha az kullanılmasına neden olmakla beraber çevrenin daha az kirlenmesine ve daha kaliteli betonun yani daha kaliteli yapıların oluşmasına neden oluyor.

İnşaat sektörüne ait bu örneklere benzer bir çok uygulama diğer iş alanlarında da mevcuttur.

Dünyamız ısınıyor mu?

Bu soruya sanırım herkesin cevabı evet olacaktır. Ancak; bazı bilim adamlarının, politikacıların ve yazarların iklim değişikliğinin abartıldığı kadar olmadığı ve bunun bir komplo teorisi olduğuna dair açıklamaları vardır. The Telegraph gazetesinden yer alan bir yazıda bu konu hakkında şunlar belirtiliyor:

1- ABD’NİN UYDURMASI:
Rus siyaset bilimci Andrey Areşev’e göre küresel ısınmayı gizli silahlarını denemek isteyen ABD uydurdu. ABD, silah denemeleri sonunda bazı ülkelerde kuraklık yaşanacağı ve tohumlar yok olacağı için iklim değişikliği tartışması yarattı.

2- BATI KARŞITLARININ UYDURMASI:
İngiliz gazeteci Melanie Phillips, iklim değişikliği tartışmalarının küreselleşme karşıtlarıyla el ele olan, Amerikan ve Batı karşıtı bir solcu görüşün ürünü olduğunu iddia ediyor. Bu görüş “Endüstri toplumları tarafından yaratılan dünya kötüdür” tezinden yola çıkıyor.

3-DOĞU KARŞITLARININ UYDURMASI:
Çinli yazar Gou Hongyang, küresel ısınmanın Batı’nın, gelişmekte olan ülkelerin dünyanın zenginliğinden payını almasını engellemek için ortaya attığı bir iddia olduğunu savunuyor.

4-MEDYANIN UYDURMASI:
Amerikalı senatör James Inhofe’ye göre tamamen medyanın abartması.

5-SAĞCI TEORİ:
2007 yılında Channel 4’da yayımlanan belgeselde, eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın ülkesinin enerji sanayiini sendikalardan bağımsız hale getirmek ve nükleer enerjiyi pompalamak için küresel ısınma iddiasını ortaya attığı iddia edildi.

6-SOLCU TEORİ:
Çek Cumhuriyeti Devlet Başkanı Vaclav Klaus, iklim değişikliğine ilişkin korkuların insanlığın ani ve özgürce gelişimine engel olmak için kullanıldığı iddiasında.

7-BASİT TEORİ:
İngiliz yönetmen Martin Durkin’e göre bilim insanları maddi kaynak bulmak için küresel ısınma tehdidini ortaya attı.

8-İNSANLIK YARIŞINDAN KURTULMAK İÇİN ÜRETİLEN TEORİ:
Yazar Alan Caruba, çevrecilerin insan yaşamındaki ekonomik büyümeyi aşağı çekmek istediklerini öne sürüyor.

Kaynak: http://www.telegraph.co.uk/news/earth/environment/climatechange/8284440/Climate-change-the-top-conspiracy-theories.html

Elbette günümüzde komplo teorisi yürütülmeyen bir konu yok. Bunlara itibar eden çok insan da yok, ama yine de tüm pencerelerden bakmak faydalı olacaktır.

Veriler ne diyor?

Aşağıdaki grafikler incelendiğinde 1970’li yılların sonundan başlayarak giderek artan bir sıcaklık artışı görülmektedir.

Aşağıdaki grafikte ise 1996 yılında beri küresel ısınmada kayda değer bir değişlik olmadığı belirtilmiştir.

Bu konuda birçok kurumun raporu ve istatiksel analizi bulunmaktadır. Son yıllarda küresel ısınmada artış olmadığı net olarak söylenebilir.

Karbon vergisi

Karbon vergisi, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli kaynaklarından biri olan ve fosil yakıtların  yanmasından kaynaklanan karbondioksit emisyonunu azaltmak amacıyla alınan bir vergidir. Karbon vergisinin temel prensibi yakıtların karbon içeriklerine göre fiyatlarını farklılaştırmaktır. Böyle bir fiyat değişikliğinin emisyonun azaltılması için bir mali teşvik sağlayacağı, yüksek sera gazı yayan ürünlere olan talebi önemli ölçüde düşüreceği ve düşük sera gazı yayan teknolojilerin gelişimini teşvik edeceği hedeflenmektedir.

Dünyada karbon vergisi ve emisyon ticaret sistemi(ETS) ile ilgili son durum aşağıdaki haritada açıkça görülmektedir. Türkiye hem karbon vergisi hem de ETS için alt yapı çalışmalarına devam etmektedir.

Adsız

Karbon vergisi uygulaması olan ülkelerde ki vergi bedelleri aşağıdaki grafikte göre görülmektedir.

Adsız3

Türkiye dahil bazı ülkelerin karbon vergisi ve ETS çalışmalarında güncel aksiyon durumu:

Avustralya Örneği

Avustralya Senatosu`nda 2012 yılında yürürlüğe konan ve her bir ton sera gazı salınımı için 22.60 dolar vergi ödemeyi öngören karbon yasasını 2014 yılında iptal etti. Gelişmiş ülkeler arasında kişi başına en çok kirliliğin yaşandığı ülke olan Avustralya karbon vergisini iptal eden ilk gelişmiş ülke oldu. Avustralya Başbakanı Tony Abbot karbon vergisinin yararsız ve yıkıcı olduğunu belirterek, bunun yerine sanayinin emisyon azaltımı ve temiz enerji kullanımı için ödeme yapılacağı 2.55 milyar Avustralya doları değerinde bir vergi ödeme fonu planını devreye sokacağını söyledi. Karbon vergisi sonucu MWh başına 0.05 ton emisyon düşüşü sağlandı, ancak elektrik fiyatları neredeyse %80 oranında artış gösterdi.

Karbon vergisini yürürlükten kaldıran Avustralya, iklim değişikliği ile mücadeleye ihanet ile suçlanıyor. AB’nin 2020 yılına kadar %20 olan CO2 emisyonu azaltma hedefi bu ülke için % 5’dir. Avustralya, Türkiye yüzölçümünün 10 katına sahip, ancak nüfusu 23 milyon civarında olan bir ülkedir. Kişi başı CO2 emisyonunda ise dünya lideri olduğu söylenebilir.

Avustralya’da bir grup insan verginin kaldırılmasına taraftar iken bir grup ise Başbakan Tony Abbot’u ağır derecede eleştirmektedir. Tony Abbot’un “bu yıl kadınlar için en iyi yaptığım şey vergiyi kaldırmak oldu” söylemi oldukça tepki topladı. Avustralya Başbakan’ı verginin kaldırılması ile aile bütçesinin yıllık 550$ rahatlayacağını ifade etmişti.

Karbon Fiyatlandırması: Karbon Vergisi mi Karbon Ticareti mi?

Geçen Haziran ayında, eski ABD Hazine Sekreteri Henry Paulson New York Times’de karbondioksit emisyonlarının fiyatı ile ilgili bir makale yayımladı. Paulson, doğru bir şekilde emisyonlara fiyat koymanın daha temiz teknolojileri teşvik edeceğini iddia etti. Bu durum aynı zamanda daha verimlik ve karbondioksit salımını azaltan kömür yakıtlı elektrik santralleri için de bir teşvik durumundadır. Daha da önemlisi bu durum elektrik üretiminin verimsiz ve çevreyi kirleten kömür santrallerinden daha verimli, çevreci ve teknolojik doğalgaz santrallerine de geçişi sağladı.

Paulson makalesinde emisyonlara fiyat koymak ve karbon vergisi koymak kavramlarını bir arada kullanmaktadır. İşte burada yanılgıya düşmektedir. Karbon vergisi emisyonlara fiyat koymanın bir yoludur; ancak karbon ticareti (sınırla ve ticaret sistemi – cap and trade system) farklı bir şeydir. Karbon vergisi ve ticareti aynı bozuk paranın farklı yüzleri gibidir. Karbon vergisinde emisyona fiyat konulur ve emisyonların ne kadar azaltılacağı belirlenir. Sınırla ve ticaret sistemi ise emisyon azaltımını belirleyerek piyasanın fiyatını belirlemesine ve ticaretini yapmasına izin verir.

Hangisi Daha Belirsizdir ve Daha Fazla Risk İçermektedir?

Karbon vergisi veya ticaret programında hedeflenen sonuç CO2 salımlarının azaltılmasıdır. Buna rağmen, ticaret sistemlerinde piyasadan elde edilen azaltım miktarı, tahmin edilenden az veya daha fazla olabilir. Diğer taraftan ise, karbon vergisi sisteminde azaltımın maliyeti faydasından daha yüksek veya daha az olabilir. Dolayısıyla ikisi de risk içermektedirler.

Hem karbon ticareti sisteminde hem de karbon vergisi sisteminde de belirsizlikler vardır. Buna rağmen, ticaret sistemi karbon azaltımının faydalarındaki bazı belirsizlikleri azaltma konusunda avantajlara sahiptir. Ticaret sisteminde uygun emisyon miktarı belirlenir ve bu durum küresel sıcaklık artışlarındaki azalmanın hesaplanmasında ve faydalarının belirlenmesinde kullanılabilir. Önceden belirli bir karbon vergisi koyarak, hangi seviyede emisyonlara etki edebileceğini ve fayda belirlemeyi mümkün kılmamaktadır.

Yönetim İçin Hangisi Daha Kolay ve Maliyetsizdir?

Açık olarak karbon vergisi yönetim için daha kolaydır. Hem ticaret sisteminde hem de karbon verisinde uygulanmak üzere emisyon kaynağına göre gerekli ödeneklerin belirlenmesi, çeşitli veya kaynaklara göre gerekli olacak cezaların tespit edilmesi gereklidir.

Buna rağmen, ticaret sistemi diğerine göre ek bir idari yönetime ihtiyaç duymaktadır: Ödeneklerin tahsisi. Ödeneklerin tahsisinin ilk girişimleri, örnek olarak, ABD tarafından kullanılan kükürt dioksit emisyon ticareti sistemi, kaynağına göre tarihi emisyonlara dayalı ilk ödenek tahsisi girişimidir. Daha modern yaklaşımda ise, Bölgesel Sera Gazı Girişimine (RGGI) üye olan dokuz eyalet tarafından yapılan açık artırma yoludur. Açık artırmalar yönetimler için daha kolaydır ve politik olarak da tercih edilirler. Ticaret sistemi karayolu taşımacılığı ve konut sektöründe de uygulanırsa, bu durumu yönetmek daha maliyetli olacaktır.

Kaynak:http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT/1/Documents/E%C4%B0GM%20Periyodik%20Rapor/2013_55S_Dunya_Enerji_Gorunumu.pdf 

Türkiye’nin Karbon Piyasalarındaki Mevcut Durumu

Loader Loading...
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

Download [197.77 KB]

Türkiye yeni bir rekora sahip

2011 sera gazı envanterlerine göre Kyoto Protokolü Ek 1 ülkelerinin 1990’a göre emisyon artış hızları

c1

Karbon vergisi çimento sektörünü ne kadar etkiler

Karbon vergisinin en çok etkileyeceği sektörlerden  bir tanesi çimento sektörü olacaktır. Bir ton çimento üretiminde ortalama 0.9 ton CO2 emisyonu olan çimento endüstrisinin elbette karbon vergisi ile maliyetleri artacaktır. Avustralya’da ki fiyatlama uygulansa ton başı maliyet şu anki kur ile 55-60 TL civarında artış gösterecektir. Fransa’daki fiyatlama ile 26 TL, Japonya’daki fiyatlama ile 5 TL, İngiltere’deki fiyatlama ile 42 TL artışa neden olacaktır.

2008 yılından beri Kanada’da (British Colombia) çimento sektöründe uygulanan karbon vergisi sonucu ülkenin çimento ihracatı %4’den %23 seviyesine çıkmıştır. Yerel üretimden CO2 ton başına 30$ vergi alınmaktadır. Bu nedenle ülkedeki çimento üretim kapasitesi ortalama %60 seviyesine gerilemiştir. 2008-2011 yılları arasında sektör 20 milyon dolar vergi ödemiştir.

Kaynaklar

http://wattsupwiththat.com/reference-pages/global-weather-climate/global-temperature/

http://wattsupwiththat.com/2015/01/03/the-great-pause-lengthens-again/

http://www.bcchamber.org/policies/bc%E2%80%99s-costly-carbon-tax-2012

http://www.drroyspencer.com/wp-content/uploads/UAH_LT_1979_thru_January_2012.png

http://thinkprogress.org/climate/2014/12/22/3606346/tony-abbott-names-himself-minister-of-women-says-carbon-repeal-is-for-them/

http://www.theguardian.com/environment/2014/jul/17/australia-kills-off-carbon-tax

Loading

BetonveCimento.com için Patreon üzerinden destekte bulunmak ister misiniz?
Become a patron at Patreon!

By Yasin Engin

İnş.Yük.Müh. olan Yasin Engin, lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamlamıştır. 16 yıldır beton ve çimento sektöründe çalışmaktadır. Web sitesindeki tüm yayınlar Yasin Engin tarafından paylaşım amacıyla hazırlanmıştır. Yayınlar kaynak gösterilerek kullanılabilmektedir. (yasin.engin@gmail.com)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir
Türkiye çimento üretiminde dünyada söz sahibi ülkelerden birisidir. Aslında bu…
Cresta Posts Box by CP